Yıllık 4,5 milyar dolar ihracat ve 3,5 milyar dolar dış ticaret fazlası veren Türk mobilya dalı ahşapla sürdürülebilir gelecek mümkün bildirisi verdi. Türk mobilya dalı, yapılarda ve yapıların içinde yer alan mobilya üretiminde ahşap kullanımının sürdürübelirlik yarınların anahtarı olacağına inanıyor.
Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi iş birliğinde, Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “Ahşap ile Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, mobilya kesiminde sürdürülebilir üretim, döngüsel iktisat, tasarım ve markalaşmanın rekabet gücünü artırmadaki ehemmiyeti vurgulandı.
“Ahşap İle Sürdürülebilir Yarınlar” panelinde, Ege İhracatçı Birlikleri Basın Müşaviri Murat Demircan’ın moderatörlüğünde, EMKOÜİB Mobilya Komitesi Lideri A. Müjdat Kemer, BASİFED Yönetim Kurulu Başaknı Mimar Semiha Güneş, İç Mimarlar Odası İzmir Şubesi YK Başkanı Burcu Yazgan Parlak ve EMKOÜİB Lideri Ali Fuat Gürle konuşmacı olarak katıldı.
Gürle: “Yonga levha üretiminde dünya ikincisiyiz”
Panelin açılış konuşmasını yapan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Lideri Ali Fuat Gürle, mobilya kesiminin Türkiye’deki tarihini aktardı. Türkiye’de birinci mobilya fabrikasının 1882 yılında kendiside bir marangoz olan II. Abdülhamit tarafından İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda kurulduğunu paylaşan Gürle, 1935 yılında Kelebek Kontraplak Fabrikasının kurulduğunu, 1970 yılında yonga levha üretiminin başladığını, 1982 yılında Ordu’da MDF fabrikasının kurulmasıyla Türkiye’nin MDF üretiminde Çin ile rekabet ettiğini söyledi. Gürle, “Ülkemiz yonga levha üretiminde Çin’den sonra ikinci sırada. 12 milyon metreküp üretimiz var. Bugün 45 bin üreticimiz var 600 bin kişi bu işten karnını doyuruyor. 6 yılda yaptığımız çalışmalarda 14’üncü sıradan dünyada 8’inci sıraya yükseldik. Mobilya ustalık isteyen bir iş. Ustalık isteyen sanattır. Bilgisayar denetimli makinaların devreye girmesi ile mobilya ustalıktan çıkmıştır” dedi.
Marka yaratmak kumbaraya para atmak gibi
Dünyada 500 milyar dolar civarında mobilya pastası olduğunu ve Çin’in yüzde 36 hisse aldığını belirten Ali Fuat Gürle, “Çin, Vietnam, Polonya ve Meksika’nın dünya mobilya ihracatının yüzde 52’sine sahip. Türkiye yüzde 1 üzere hisse alıyor. Bizi bekleyen en büyük ıstırap 2 yıldan beri kurların düşük olmasıdır. Türkiye genelinde ihracatta 27 dal var, hizmetle birlikte 28. 27 bölümde en büyük sorun kurları düşük seyretmesidir. Polonya’da fuar ziyaret yaptık. Endüstriyel manada bizden çok ilerideler. Rekabet bahtımız çok az. Marka olmak çok kıymetli. İtalya ülkenin kendisi bir marka, Almanya’da o denli. Tasarım, marka, markalaşma ve inovasyon bölüm için çok değerli. Ülkemizin geçen yıl ihracatının toplam kilogram fiyatı 1,5 dolar. Mobilyada bu 2,8 dolar. İtalya’da kilogram fiyatı 8 Euro. Marka yaratmak kumbaraya para atmak üzeredir. Sabır gerekir” tabirlerini kullandı.
İşbırakmaz: “İhracatımızı 20-21 milyar dolara çıkarmak için çalışıyoruz”
Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz ise; EİB bünyesinde 12 ihracatçı birliği bulunduğunu, 2024 yılında 18,4 milyar dolar ihracat yaptıklarını, bu sayısı 20-21 milyar dolara çıkarmak için Fuarlar, URGE Projeleri, TURQUALITY Projeleri, Sektörel Ticaret Heyetleri ve Alım Heyetleri organize ettiklerini, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin 12 birlik içinde en ağır aktiflik yapan birliklerden biri olduğunu, üniversitelerle iş birliklerini çok önemsediklerini, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’yle de ağır bağlar içinde olduklarını tabir etti.
Konukçu: “Öğrencilerimiz mezun olmadan işbaşı yapıyor”
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin 2010 yılında kurulmuş bir devlet üniversitesi olduğu bilgisini veren İKÇÜ Orman Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Arif Çağlar Konukçu, Orman Sanayi Mühendisliği Bölümü’nün 2018 yılında, Orman Mühendisliği Bölümü’nün de, 2020 yılında öğrenci almaya başladığını, yüksek lisans ve doktora programlarıyla eğitim verdiklerini dile getirdi.
Türkiye’de 12 orman fakültesi ortasında en çok tercih edilenlerden biri olduklarını vurgulayan Konukçu, “Öğrencilerimiz 8 periyot eğitimlerinin 1 devrini işletmelerde alıyorlar. Staj yaptıkları yerlerde çoğunlukla işbaşı yapıyorlar ve mezuniyet merasimine işleri hazır geliyorlar. Endüstrici ve ihracatçı firmalarla iş birliğimizi artırmak istiyoruz” diye konuştu.
Kemer; “En yalın halde üretim yapmalıyız”
Sürdürülebilirliğin ehemmiyetine dikkat çekerek dizaynların mümkün olduğu kadar az gereç, demonte ve tamir edilebilir olması gerektiğini tabir eden Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mobilya Çalışma Komitesi Başkanı A. Müjdat Kemer, “Bizde mobilyanın ömrü ortalama 7 yıl. Bu müddet çok kısa ve emisyon salınımı konusunda dertli bir müddet. Bu ömrü vakitsiz hâle getirmek çok uzun müddet kullanılacak mobilyalar yapmalıyız. Bu bahis tasarım noktasında modüler demonte veminimalist bir bakışla ambalaj dahil bertaraf basamağının da tasarlanmasını gerektiriyor. Hepimizin sonu en yalın halde üretim yapmak. Bu nedenle mobilyalarin uzun ömürlü olması gerekiyor. Eserlerini geri alarak tamir ediyor yahut öbür türlü pahalandırıyor. Tüm firmaların bunu yapması gerekiyor. Avrupa için üretim yapmak istiyorsak AB kurallarına uymak zorundayız. AB 2050 yılı için nötr kıta amacını koymuştur. Bu 2050 de her üretimin döngüsel prosedürle üretimini ve yeni kaynak kullanmamayı gerektiriyor” diye konuştu.
Yapılarda ahşap tercih etmeliyiz
Yapılarda beton yahut çelik yerine ahşabın daha fazla tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan BASİFED Başkanı Semiha Güneş, “Çok ziyan veren gereçlerle inşaat yapmaya devam ediyoruz. Yenilebilir ve sürdürülebilir gereçlerle bu işi yapmalıyız. Orta Çağ’da kiliselerle, Selçuklular’da mescitlerde ahşap kullanıldığını görüyoruz. Osmanlı’da çok hoş kasırlar, yalılar, mescitler var. Günümüzde genelde cam, beton, çelik binalara dönmeye başladık. Cam İzmirle uyumlu değil. Çelik işlenip getirmesi sıkıntı bir materyal. Japonya ve İskindinav ülkelerinde klasik bir mimaride yapılıyor. Norveç’te 18 katlı ahşap bina yapılıyor. Ahşaptan köprü yapılıyor, kilise, müze yapılıyor. İspanya’da dünyanın en büyük ahşap binası var ve turistik özelliği sahip. Japonya’da 100 metre yüksek ahşap yapılar yapılıyor. Günümüzde elzem olan bir materyal zira kendisini yenileyen tek materyal ahşaptır. Kesilen ağacın yerine diktikçe ormanlar büyüyor. Ahşabın geri dönüşümü olmasıyla birlikte fevkalade bir gereç. Avantajı ve dezavantajı var. Hafif materyal taşınması kolay, doğal izolasyon sağlıyor. Esnek tasarım imkanları var. Çelik üzere güçlü. Tıpkı vakitte ruhsal tesiri var. İçerde pak hava sağlıyor. Karbon ayak izinin yok edicisidir. Yangında birinci evvel ahşaplar yanar diye bir yanlış algı var. Biz yapay gereçten kaçmalıyız. Zelzeleye daha güçlü, yapılarda ahşap teşvik edilmeli. Beton ve çeliğin yerini almalı” diye belirtti.
Kendi tasarımlarımızı anlatmalıyız
İçmimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Burcu Yazgan Parlak ise, “Ahşabı yapısal ve hareketli materyaller olarak düşünebiliriz. Ahşap iç mimarlar olarak yapısal manada öncelediğimiz bir husus. Mevcut yapıda onarım yapacaksak ahşaptan çok büyük dayanak alıyoruz. Ahşabın sürdürülebilirliğini konusunda New Europan Bauhaus çok değerli. Burada Avrupa’nın öngördüğü ve tasarımcılara önerdiği çalışmalarda ahşap ön planda. Ahşabın kullanımını iç mimarlar olarak öncülüyoruz. Görsel olarak değil lakin bu süreçte bize gelecek olan birtakım zorlamalar olacak sürdürülebilirlik için. Mecburî kalacağımız durumlarda ahşap en önde gelecek. İşlerimizi birlik olarak tanıtmalıyız ve kamu ile daha sık iş birlikleri yapmalıyız. Kendi tasarımlarımızla kendi bölgemizi anlatan etkinlikler yapmalıyız” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
